Felsefî anarşizmin ilk ve en büyük temsilcisi olan Godwin, 1756 yılında Wisbech-Cambridgeshire'da doğdu. Anarşist ilkeleri açıkça ifade eden ilk kişi oldu. Temel eseri olan “An Enquiry Concerning Political Justice” yaşadığı dönemde muazzam bir etki yarattı. Mevcut tiranlıkların yerine, özgür ve eşit birliklerin gönüllü birliklerinden oluşan basitleştirilmiş ve merkezi olmayan bir toplum önerdi. Siyasetin etikten ayrılamayacağına inandı. Yasa, hükümet ve demokrasiye ilişkin temel varsayımlara yönelttiği eleştiriler iç görüyle doluydu. İktisatta eşitsizliğin feci sonuçlarını kanıtladı ve özgür bir komünizm sistemi tasarladı.
Godwin’in felsefesinin oluşmasında etkili olan en önemli filozoflardan birisi Rouuseau’dur. Godwin çeşitli konularda Rousseau’nun erken dönem düşüncelerinden etkilenmiştir. Eğitim alanında da Kropotkin gibi Godwin de Rousseau’nun “merak uyandırmak ve yürütmek” olarak belirttiği eğitim amacından etkilenmiştir.
Godwin eğitimi başlıca reform aracı olarak görür: eğitim özgürlüğe giden yolun anahtarıdır, gerçek reform en iyi şekilde küçük ve bağımsız çevrelerde eğitim ve aydınlanma yoluyla gerçekleşir. Eğitimin temel amacı bireysel anlayışı geliştirmek ve çocukları özgür bir toplum yaratmaya, zevk almaya hazırlamaktır.
Godwin’e göre çocuklarda ahlâki deformasyon yaratan yegane şey diktacı eğitimdir. Modern eğitim akılları da zayıflatır. Ulusal eğitim yada Devlet eğitimi süreklilik fikrine dayanır ve yanlışlığı kanıtlanmış hataları insan zihninde sabitler. Lise ve üniversitelerde öğretilen bilgi, topluluğun engellenmemiş üyelerinin sahip oldukları bilginin gerisindedir.
Godwin ulusal eğitim hükümetin aynasıdır ve sadece mevcut yapıya saygıyı öğretir. Bu koşullarda öğretmen bilginin temellerini sürekli yeniden oluşturmakla görevli, kendi iradesini dayatan, gençliğin hazlarını ve feveranlarını sonsuza dek denetleyen bir tiran haline gelir. Grup içi eğitimi tek kişilik eğitime tercih eder. Mevcut toplumda küçük ve bağımsız okulu en iyi olarak görür.
Godwin için eğitimin amacı mutluluk üretimi olmalıdır. Erdem mutluluğun özüdür ve erdemli kişi bilge kişidir. Eğitim uygun biçimde denetlenen, aktif ve öğrenmeye hazır bir zihin geliştirmelidir. Bunu sağlamanın yolu ise çocuğun gizli yeteneklerini ortaya çıkarmak, ona düşünmeyi öğretmektir. Eğitimde eşitlikçi, anlayışlı, içten, dürüst ve açık olunmalıdır. Çocukların okumaları desteklenmeli, ancak ne okuyacakları söylenmemelidir. Bilme arzuları bilginin üstünlüğü gösterilerek canlandırılmalıdır. Öğrenci istediği için öğrendiği takdirde tüm eğitim aygıtları ve figürleri ortadan kalkacaktır. Herkes zorlukla karşılaştığında daha iyi bilgilenmek için, isteyerek birine danışacaktır. Böylece zihin kendi doğal eğilimlerine göre gelişecek ve çocuklar kendi potansiyellerini tam olarak geliştireceklerdir.
Bir denemeler derlemesi olan “The Enquirer” eğitim konusunda o zamana kadar yazılmış en dikkat çekici ve ileri bazı fikirleri içerir. Eğitimin amacının sadece mutluluğu yaymak, eleştirel ve bağımsız bir zihniyet geliştirmek olduğunu öne sürmekle kalmaz, bütün otoriter öğretim şemasının çocukların kendi hızlarında ve kendi tarzlarında, isteyerek öğrenmelerine izin vermek üzere terk edilebileceğini de ortaya koyar. Eğitim önemlidir çünkü, insanların karakteri içinde yaşadıkları dışsal koşullardan kaynaklanır. En arzulanabilir durum iradi eylem alanının mümkün olduğu kadar genişletmektir. Kötülük cehaletten başka bir şey olmadığı için, eğitim ve aydınlanma, insanı akıllı, erdemli ve özgür kılacaktır.
Godwin, insanın mükemmelliğine inanır. İnsanlar daha akılcı ve aydınlanmış hale geldikçe, kendilerini yönetme, böylece dışsal kurumları giderek geçersizleştirme yeteneğine sahip olacaklardır.
Godwin devletin özgül ideolojisini okullarda yayabilmesi ile kazanabileceği politik iktidara karşı çıkan ilk eğitim eleştirmenlerinden biridir. Kitlesel okul eğitimi üzerine eleştirisini, modern devletin yükselişi ve bu devlete vatandaş yetiştirecek milli eğitim sistemlerinin gelişmesi üzerine yazmıştır. Godwin bu gelişmenin insan aklının dogmatik olarak denetlemesi ve bastırılmasına yol açmasından kokuyordu. 1783'te okulunun açılısında dağıttığı broşürde insan gücünün iki temel hedefinin yönetim ve eğitim olduğunu ileri sürer. Yönetim her zaman yönetilenlerin görüşlerine dayalı olduğu için eğitimin daha güçlü olduğunu savundu. Yönetimin elinde eğitim gücü son derece tehlikeli olacaktır, çünkü kendi varlığını sürekli kılmak için kullanacaktır.
Godwin büyük ve merkezileşmiş devletlerin gelişiminin, milli zafer uğruna girilecek maceralar, vatanseverlik ve uluslararası alanda ekonomik ve kültürel rekabet gibi bireye son derece az faydası dokunacak değerlerin yüceltilmesine neden olacağına inanıyordu. Milli eğitimde şovenist vatanseverliğin, devletin ve politik ekonomik iktidarının desteklenmesinde kullanılacaktı.
Godwin insanların anayasaya saygılı olmak üzere eğitilmesine de karşı çıkıyordu. İnsanlar doğru olanı kendi akıl ve muhakemeleri yoluyla bulmalıydı. İnsanlar kamuya zararlı olan suçları anlayabilirlerdi, ancak yasalar genellikle bazı kesimlere avantaj sağlamak üzere çıkartılıyordu. Godwin şu uyarıyı yapıyordu : “Despotizmin en muzaffer olduğu dönemde benimsenmiş bile olsa, bir milli eğitim tasarısının hakikatin sesini sonsuza dek bastırabileceği düşünülmemelidir. Ancak, bu tasarı, bu amaca yönelik olarak hayal gücünün dile getirebileceği en korkunç ve en ayrıntılı plandır”.
Godwin’in devlet eğitimi konusundaki bu eleştirilerine rağmen, dönemin bir çok reformist ve devrimcisi bireysel özgürlüğü besleyeceği inancıyla milli eğitim planlarını desteklemişti. Ancak Nazi Almanyası’nda okul eğitiminde yaşananlar Godwin’in belirttiklerine örnek teşkil etmiştir.
Godwin’in öngörüsü olağanüstüydü. 19. yy’ın sonlarına kadar okullar yeni endüstriyel ekonomilerin uzantıları, devlete ve şirketlere seri bir şekilde itaatkar hizmetçiler yetiştiren yerler olarak işlev görmeye başlamıştı.
Comments