Skip to main content

Öğrenmenin alternatif yolları

26/11/2007 BİRGÜN gazetesi


Eğitim meselesi üzerine yaşadığımız coğrafyada yoğunlaşılan tartışma başlıkları aslında gayet yüzeysel sorunlar etrafında oluşuyor. Hatta temel öncelik uerilen, ana sorun olarak algılanan birçok başlık, somut bir özgürlükçü ilişki uaretme potansiyelini barındırmıyor. Parah-parasız eğitim, özel-devlet okulu gibi saflaşmalar özünde salt reel eğitim sisteminin kısmi düzeltmelerle rafine edilmesine hizmet edebilme kudretine sahip olabiliyor yalnızca. Eğitim ve öğrenme sürecine ilişkin paradigmaların kısıtlamalarını aşan derin bir sorgulama süreci, tabandan bir özgürleşme deneyimi üretebilmek için kaçınılmaz önceliğe sahip.

Bu önceliğin bilincinde olan ve eğitimin hiyerarşisini, kitlesel karakterini, kurumsal eğitim politikalarını tartışma odağına yerleştiren çeşitli gruplar da meucut ne mutlu ki. Alternatif Eğitim Derneği, bizzat bu soruları kendine dert edinmiş ve adına uygun biçimde alternatiflerini somut uygulama safhasına taşımayı amaçlayan bir oluşum. Derneğin öznelerinden Eylem Korkmaz ve Dr. Bülent Akdağ ile alternatif eğitim modellerini, öğrenmenin ve tanımanın özgürlükçü yollarını konuştuk.

GÖKHAN GENÇAY

»Alternatif eğitim modeli derken kavramsal olarak tam olarak neyi kastettiğinizi anlatır mısınız?

Eylem Korkmaz: Alternatif eğitim ile anaakım eğitim dışındaki eğitim seçenekleri ifade ediliyor. Tarihsel sürece baktığımız zaman alternatif eğitim modellerinin, alternatif okulların ve alternatif öğretim-öğrenim uygulamalarının kitle eğitiminin ortaya çıkmasıyla başladığını söyleyebiliriz. Eğitimin sanayi için işgücü, ulus devlet için vatandaş yetiştirme amacı ve bu süreçte çocukların istenen ekonomik sistemin oluşturulmasının ve ulusun yaratılmasının aktif öğeleri olarak görülmesi, yani çocuğun kurban haline getirilmesi, buna karşı bir hareketi de beraberinde getiriyor. Alternatif eğitimin çıkış noktasının bu olduğu söylenebilir. Dr. Bülent Akdağ: Diğer taraftan kavramın felsefi açıdan insan merkezli bir bakışa karşılık geldiğini de belirtmek gerekir. İnsanı, devletin eğitim politikalarının güdümünden kurtarmak ve özgürce gelişmesi fikrini genel ilke olarak benimsemek alternatif eğitimin temellerini oluşturuyor.

»Eğitimi, anlam olarak olumlu bir içerikte mi değerlendiriyorsunuz? Mevcut zorunlu kılınmış, devlet tarafından tek yönlü bir müfredat dayatmasıyla şekillenmiş eğitim anlayışına yönelik alternatif önerilerinizi eğitimin varlığının sorgulanmasına kadar taşıyabiliyor musunuz?

E.K.: Mevcut yani yaygın "eğitimi" olumlu bir içerikle değerlendirmek elbette mümkün değil. Mevcut eğitim, önemli olan bilgiyi, değerleri ve davranışları otoritesiyle bizim iyiliğimiz adına belirleyen ve bunun öğrenilmesini zorunlu kılan, eğitimi ve dolayısıyla bilgiyi tekelleştiren bir sistem sunuyor. Bunun yanında kendi belirlediğinin dışındaki bilgiyi, davranışları ve değerleri hem kabul etmiyor, hem de bunun üretilmemesi için her türlü engeli oluşturuyor. Ancak bu karşı oluş, beni, topyekün eğitime karşı çıkış noktasına taşımıyor. Öğrenen, bilgiyi paylaşan ve öğrenme ortamını organize eden kişilerin gönüllü olarak var olduğu, tüm karar alma süreçlerinin demokratik olarak işlediği, öğrenme ortamının oluşturulmasında ve öğrenmenin kendisinde her zaman seçme ve vazgeçme hakkının olduğu bir okul ya da daha az korkutucu bir ifadeyle öğrenme ortamı, dolayısıyla böyle bir yöntem ve içerikle sunulan öğrenim yaşantısının, genel bir taslak itibariyle mevcut sisteme alternatif oluşturabileceğini düşünüyorum. Dr.B.A.: Eğitimin ontolojik yapısında çift kutupluluk söz konusu. Bir yanda insan doğasını "iyi" olarak gören felsefeler, diğer yanda ise insan doğasını "kötü" olarak gören felsefeler var. Bu bağlamda eğitim insanın doğasına bir müdahaledir. Alternatif eğitim felsefeleri genel olarak insanın doğuştan iyiliğe yönelik olduğu konusunda birleşiyorlar. İnsanın varoluşsal doğasının kötüye yönelik olduğu düşünüldüğünde, eğitim sürecindeki insanı bencil, saldırgan, anti-sosyal, yalancı gibi davranışsal eğilimler içinde görmek tutumu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla da ceza, disiplin, otorite, kontrol gibi olgular meşru görülür. Ayrıca, örneğin okullardaki derslerde aktarmacılık, konferans verme ve idealist eğitim yaygınlaşır. Tek yönlü müfredatın dayatılmasının altındaki felsefi bakışın bu olduğunu söylemek mümkündür. Oysa iyimser bakış, olabildiğince demokratik bir açılım sağlayarak, insanın insan olmaktan kaynaklanan olanaklarının ortaya çıkarılmasına zemin oluşturmaya yönelir.

»Alternatif eğitim modeli, kendisini kurumsal bir yapı içinde mi görünür kılmalı? Öğrenme ve tanımanın özgürlükçü yolları nasıl inşa edilebilir sizce?

E.K.: Kurumsallıktan kasıt, resmi kurumlara bağlı-lıksa elbette hayır. Hatta mümkün olduğunca bundan kaçınılmalıdır. Ancak kurumsallıktan kasıt sistematik bir işleyişe oturtulmuş bir yapılanma ise, bunun karar vericileri, asıl ihtiyaç sahipleridir. Yani öğrenciler, aileleri ve topluluğun ilgili diğer üyeleridir. Öğrenme illa ki bir kurum içinde gerçekleşmek durumunda değil, ama öğrenme kurum içinde gerçekleşmemelidir şeklinde bir dayatma da doğru olmayacaktır. Doğum ile başlayan öğrenme süreci aslında yaşamsal bir ihtiyaç, çevreye uyumun bir parçasıdır. Zorunlu eğitimle yapılan, var olan bu özgür öğrenme sürecinin yok edilmesi ve belirli amaçlar doğrultusunda istenilen şekle bü-ründürülmesidir. Özgürlükçü yollar inşa etmenin ilk koşulu, insanın bu ilk halindeki öğrenme itkisinin devam edeceği koşulları sağlamaktır. Elbette bu kesinlikle planın, programın, içeriğin olmadığı bir öğrenme ortamı olarak düşünülmemelidir. İlk özgür okul olan Summerhill'de de kurallar, içerik ve program var. Ancak bunu belirleyen, öğrenenlerin ve okulun diğer üyelerinin kendileridir. Dr.B.A.: Şimdi dünyadaki uygulamalara baktığımızda özellikle lise düzeyine kadar genel ilke olarak bağımsız bir yapıda olması hedeflenmişse de alternatif okulların devletin eğitim bakanlığı ile dirsek temasından vazgeçemediklerini de söylemek mümkün. Çünkü liseden mezun olan öğrenci üniversiteye gitmek istediğinde, bir işe başvurduğunda ya da bir kursa katılmak istediğinde resmi devlet diplomasının gerekli olduğu alanlarda bir sorun yaşayabilir. Bu bağlamda yapılan anlaşmalar var. Sözgelimi Homeschooling denilen 'Ev Ökulla-rı'nda bile merkezi eğitim kurumunun müfettişlerince denetlenmek söz konusudur. Sorunu başka bir boyutta ele almak daha doğru olur, yani bireyin kendi ihtiyaçları doğrultusunda, kendi kararları ile katıldığı bir kurumsallaşma özgür eğitim okullarının belirgin niteliği durumundadır. Diğer taraftan, okulu reddeden modellerde ise aile kurumunun ağırlığı görülmektedir. Yani ailelerin bir insan felsefesi bilincine sahip olması çok önemli. Zaten alternatif eğitim okullarının çoğu aileler tarafından başlatılmış girişimlerdir.

»Eğitime yönelik radikal karşı çıkışlarda program meselesi, yetişkinlerin çocuklar üzerindeki tahakkümü, kurumsal otorite gibi konular gündemleş-tirilmeden sağlıklı sonuçlara ulaşılabilir mi?

E.K.: Bu gündemler alternatif eğitim içinde zaten tartışılmaktadır. Ancak Türkiye'de de mevcut sistem eleştirilirken bahsettiğiniz konulara daha fazla ağırlık vermenin çözüm yolları yaratmak açısından önemli olduğunu, bunlara, devletin eğitimdeki rolü, zorunlu eğitim, resmi ideoloji tartışmalarının da eklenmesin gerektiğini düşünüyorum.

Dr.B.A.: Eğitim üzerine tartışmada bilimsel yöntemin ve felsefi bakışın eksik olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de akademik düzeyde bile eğitime felsefi bir bakışın eksikliği söz konusuyken ve özgün bilimsel çözümler üretilemezken, ailelerin bir eğitim bilincine sahip olması sanıyorum beklenemez. Ancak eğitim sendikalarının ve sivil toplum örgütlerinin radikal söylemleri de ideolojik bir çizginin ötesine geçemiyor. Dolayısıyla konu objesine yönelik olarak ele alınamıyor bir türlü.

»Derneğiniz, kuruluşundan günümüze çalışmalarını hangi deneyimleri referans alarak oluşturuyor? Pozitif addettiğiniz deneyimlerden örnekler verebilir misiniz?

E.K.: Alternatif eğitimin genel çerçevesi içinde, belirli ilkelerde ortaklaşmakla birlikte neredeyse birbirine zıt sayılabilecek uygulamalar da mevcut. Kimisi bireysel özgürlükten bahsederken kimisi toplumsal özgürlükten bahsedebiliyor, kimisi bütüncül eğitimden yanayken kimisi ruhsal gelişimi daha merkezine alabiliyor. Bizim dernek olarak kendimize biçtiğimiz rol, Türkiye'de genel olarak alternatif eğitimin ve alternatif okulların tartışılır hale gelmesini ve konuyla ilgilenen kişilerle işbirliğini sağlamak. Bunu gerçekleştirirken de tüm model ve uygulamalara eşit uzaklıkta durmaya çalışıyoruz. Dernek üyelerinin hepsinin kendine daha yakın bulduğu ya da pek de benimsemediği model ve uygulamalar var elbette. Ancak kimse bu tercihlerinin herkes için doğru olduğunu savunmuyor. Türkiye'de gerçekleşebilecek herhangi bir okul kurma çabasının öncelikle kendi yerel ihtiyaçlarına ve koşullarına dayanması gerekiyor. Yani Amerika'nın herhangi bir eyaletinde var olan bir demokratik okul örneğini Türkiye'ye getirip uygulamaya çalışmak alternatif eğitimin dayandığı ilkelere de uygun düşmeyecektir.Derneğimiz şu ana kadar demokratik okullar ve okulsuzlaşma, eleştirel pedagoji, Waldorf pedagojisi, Montessori metodu gibi konularda etkinlikler düzenledi. Ancak alternatif eğitimle ilgili tüm konular derneğin çalışma kapsamında yer alıyor. İstediğimiz tüm etkinlikleri ve çalışmaları gerçekleştirebilmemiz ve yeni fikirler oluşturabilmemiz ise, insan sayımızın artmasıyla mümkün olacak. Bu nedenle eğitimde alternatifler yaratmanın gerekliliğine inanan kişileri aramıza bekliyoruz.

Dr.B.A.: Alternatif Eğitim Derneği üyeleri ülkemizdeki eğitim süreçlerinin yanlışlıklarını, eksikliklerini ve sıkıntılarını görme deneyimlerinden hareketle bu süreci başlattılar. Çünkü aynı sorunları ve tek boyutluluğu hepimiz yaşadık okullarda. Doğru gitmeyen, yolunda olmayan birşeyler olduğunu düşündük. Sonra yüzümüzü dünyaya ve kitaplara döndük, farklı bir dünyanın mümkün olabileceğini algıladık. Böylece dernek olarak farklı bir eğitimin, alternatif bir eğitimin, kuramsal ve uygulayımsal koşullarını oluşturmak için tartışmaya açmaya çalışıyoruz.

»Varolan zorunlu, statükocu eğitim anlayışına karşı üretilen alternatif metodların kendilerini standart modellerle ifade etmesi mi, yoksa özerk bir çoğulculukla farklı farklı yollardan hayata geçmesi mi daha olumlu olacaktır?

E.K.: Mevcut eğitimi eleştirdiğimiz noktalardan birisi de bireysel ve yerel farklıkları, geçmiş deneyimleri, mevcut potansiyeli, ihtiyaçları, istekleri, iradeyi hiçe sayarak herkes için uygun olduğunu varsaydığı tek bir sistem önermesi, bunu belirli bir yaşa kadar zorla uygulaması ve bu yolla eğitimi güçlü bir baskı aracı haline dönüştürmesidir. Alternatif eğitimin ortak ilkelerinden birisi "herkes için tek bir doğru yol yoktur" ilkesidir. Yani herhangi bir alternatif eğitim uygulamasının kendini herkes için uygun olan bir kurtuluş olarak sunması söz konusu değildir.

Dr.B.A.: Alternatif yöntemlerin ve modellerin stan-dardizasyonu kavramın özüne aykırıdır gerçekte. Alternatif eğitim bir dayatma şeklinde olursa otoriter eğitimden farkı kalmaz. "Öğrenmek için en iyi tek bir yol yoktur" anlayışı esastır. Kültürel ortamlar, çevre, dinsel yapılar, siyasi rejimler, gelenekçi bilinç öğeleri birçok direnç noktası oluşturmaktadır zaten. Dolayısıyla herşeyden önce yapılması gereken etik bir donanımla "insan"ı görmektir.

Dernek web sitesi: www.alternatifegitimdernegi.org.tr

Comments

Popular posts from this blog

Max Stirner'in Eğitim Anlayışı

Stirner “Eğitimimizin Sahte İlkesi” adlı denemesinde eğitimli insanda bilginin, kilise, devlet ve insanlığın sahiplendiği kişiliğin biçimlendirilmesinde kullanıldığı; özgür insanda ise bilginin seçmeyi kolaylaştırdığı ayrımını yapar. Birinci durumdaki, bireye sahip olan düşünceye “kafadaki tekerlek” adını verir. Kafadaki tekerleği ise iki düzeyde ele alır. Bu düzeylerden birincisini, kişinin, kendisine öğretildiği için kiliseye gitmesi, vergilerini ödemesi gibi yaşayış biçimini oluşturuyordu. İkinci düzey ise insanları anavatanının iyiliği için kendilerini feda etmeye, İsa’ya benzemek için uğraşmaya yönelten ideallerden oluşuyordu. Yaratılan bu ideallerse insanın kendisine sahip olmasını engelliyor, idealler insana sahip oluyordu. Kişilerin okul eğitimi yoluyla değil, iradeleri aracılığıyla inançlar elde etmesi gerektiğini savunuyordu. Çünkü irade yoluyla elde edilmeyen her inanç ve düşünce kafada bir tekerleğe dönüşüyordu. Bilgi kendi kendine sahip olmak için bir araç, insanların kend

ALTERNATİF OKULLAR

ALTERNATİF OKULLAR Zorunlu bir programı ve bu programa göre belirlenmiş dersleri ve sınıfları olmayan, öğrenciler arasında herhangi bir sınıflandırma ve ayrım yapılmayan, katılımcı demokrasi anlayışı ile okul çalışanları ve öğrenciler tarafından yönetilen okullardır. Bu okulların oluşmasında Ferrer, Stirner, Freire, Illich, Parker, Dewey, Rogers, Neill gibi radikal reformist yaklaşımların etkisi vardır. İlk alternatif okullar, 20. yy’ın başlarında İspanya’da kurulan Ferrer’in Modern Okulu veya İngiltere’de açılan Neill’in Summerhill okulları gibi okullardır. Daha sonra bu okullar Framingham, Massachusetts ve Amerika genelinde 1968’den sonra yayılmıştır. Sudbury Vadisi veya Demokratik Değerler okulları diye adlandırılırlar. Öğrenme insan doğasında vardır. Her insan her şeyi öğrenebilir. İnsanın mevcut okullardaki yapay öğrenme ortamlarına gerekisinimi yoktur. Mevcut okullarda insanın doğal öğrenme yapısı bozulmaktadır. En etkili ve kalıcı öğrenme öğrenci tarafından istenen ve gerçekleşt

SUMMERHILL OKULU

Yaşama Hazırlık SUMMERHILL 1921 yılında Londra’nın yüz mil kadar uzağındaki Suffolk’un Leiston kasabasında A.S Neill tarafından kurulmuştur. 1883 yılında İskoçya’da doğan A.S. Neil Edinburg Üniversitesi’ni bitirdikten sonra 15 yıla yakın bir süre çeşitli ülke ve okullarda öğretmenlik yapmıştır. Eğitim tarihinde büyük bir deney anlamına gelen Summerhill okulunu kurmasıyla bütün dünyada eğitimcilere örnek olmuş, Freud, Wilhelm Reich, Homer Lane gibi bilgin ve düşünürleri etkilemiştir. A.S Neil yaşamın amacını mutluluğu bulmak olarak tanımlar. Bu da insanın kendisiyle ilgili şeyleri bulması anlamına gelir. Kişinin kendini bulacağı dönemde yetişkinlerin ortaya koyduğu okul çalışmalarının çoğu yalnızca zaman, enerji ve sabır savurganlığıdır. Bu okullar çocukları oyundan alıkoyar, onların taze omuzlarına yaşlı kafalar kondurur. Summerhill’de temel ilke, okulun özgürlükle yönetilmesidir. Hiçbir çocuk derslere devam etmek zorunda değildir. Çocuklar okula uymak durumunda değildir, okul çocuğa